• Kılıçdaroğlu İlk Ziyareti Atay Döneminde Yaptı
  • Son Anket! AKP Artık Birinci Parti Değil!
  • Karamollaoğlu: Ülkemiz Aile Şirketi Oldu!
  • Vatandaş Ölüm Kalım Savaşı Veriyor!
  • Borçlu Sayısında Korkutan Artış! 31,3 Milyon!
  • Utanç! 21 Kız Çocuğu Hamile!
  • Başkan Atay, Volkswagen’i Efeler’e Çağırdı!
  • Satmaktan Bıkmadılar! Yine Satıyorlar!
  • İYİ Parti’li Sezgin: Katliamların Sorumlusu…
  • Efeler Resim Atölyesi Çalışmalara Başladı
  • Çerçioğlu’ndan AKP’li Vekillere Çağrı!
  • Batı Gazi Bulvarı Yenileniyor!
  • Efeler Belediyesi Logosunu Yenileniyor!
  • Başkan Talimat Verdi, Denetimler Sıklaştı!
  • Başkan Atay, Esnafla Kahvaltıda Buluştu
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
      • Sitene Ekle
      • Reklam Verin
      • Künye
      • İletişim
AYDIN YEREL
  • Türkiye
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Yaşam
  • Dünya
  • Magazin
  • Yazarlarımız
  • WebTV
  • Diğer ->
    • Foto Galeri
    • Kültür Sanat
    • Bilim-Teknoloji
    • Gazeteler
    • Firma Rehberi
      • Firma Ekle
    • Seri İlanlar
      • İlan Ekle
Flash Haber Çiftçi Borcunu Ödeyemez Durumda! Tarım Bitti!
AydınYerel Bizi Facebook'dan takip edin
AydınYerel Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Yazarlar » Etem Oruç
Etem Oruç

Yaşamak, Ölüme Koşmak mı?

Eklenme Tarihi: 2 Haziran 2017 Cuma
Eklenme Saati: 9:27
Okunma Sayısı:
Tweetle
Etem Oruç etem@aydinyerel.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Yaşamak, Ölüme Koşmak mı?

Yaşamak, Ölüme Koşmak mı?

Gece başladı mı sabah olsun diye bakıyoruz. Sabah güneşin doğuşu, karanlıkların aydınlanması bize mutluluk veriyor. Sonra da akşamı özlemeye başlıyoruz. Sabah akşam derken ölüme mi koşuyoruz acaba? Yaşadığınız hayatta koparmakta acele ettiğiniz takvim yapraklarına, hızla tüketilen duygu ve duyarlıklara, içine gönüllü daldığınız o sıradanlaşan yaşamınıza şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz?

Kendinize “Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz? “Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime… Ya da ben başkalarının?” “Yaşamak nedir?” diye sordum kendime. Belki de yaşamın giziydi bu!

Üreterek yaşamlarını anlamlandıran, sadece kendisi için değil, dünya için, herkes için daha güzel, eşit, adil, özgür bir yaşam kurmak için mücadele edenler ”Nefes almak değildir yaşamak!” demekteydiler. Gerçekte yadsınamayan bir düşünceydi bu!

Ancak başka bir pencereden bakıldığında; yazacağımız bir yazı bitirdikten sonra, kahvemizi pişirip o mis gibi kokan yuvamızda yaşadığımız için sevinçle dolmak mı yaşamak? Yemek yiyebildiğimiz, tat alabildiğimiz, görebildiğimiz, yürüyebildiğimiz için şükretmekti yaşamak!

Bazen de en küçük işlerin izi, tuvalete yürüyerek gidebildiğimiz, giysilerimizi ağrısız soyunup, giyebildiğimiz için mutlu olmaktı yaşamak! Okuyup, yazabildiğimiz, seslenebildiğimiz için kendimizi şanslı görmek  mi yaşamak?

Ve anladım ki bazen, sadece nefes almaktır yaşamak!

Hayat, dokunurken herkese, bir ucundan da çekiştirirdi yaşamın… Önemli olan rüzgârlara karşı durabilmekti, insan olmanın erdemiyle kalabilmekti ayakta…

Jostein Gaarder, felsefe tarihi üzerine yazdığı “Sofi’nin Dünyası” adlı eserinde, “İnsan ne istediğini bilmeli ve onun için yaşamalı, zamanımız kalmamış olabilir.” demekteydi.

Yaşantınızın her gününün güzel olması için kendimize şans vermeliydik. Onun için kum saatinin doludizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine sevgiyi katmak gerekti. Çünkü bir tek sevgi vardı içimizde; bunca yaşanmışlıktan geriye kalan…

Kaçınılmaz olan, insan olgun bir yaşa gelinceye kadar yükselir, sonra inişe geçer, en sonunda toprak olurdu. Dünya faniydi, insan ölümlü… Mühim olan varoluş ile yok oluş arasında yaşamın sunularını farkındalıkla irdeleyebilmek, anlamını çözebilmekti. Geçmişten ders çıkarıp, geleceğe güvenle bakabilmekti yaşamak!

Her şeye rağmen bir umuttu yaşamak! Montaigne, “Kendini tanı” ve “Ne biliyorum” gibi temel sorulardan çıkarak kaleme aldığı “Denemeler” adlı eserinde, “Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır. Öyle uzun yaşamışlar vardır ki, pek az yaşamışlardır. Doyasıya yaşamak, yılların çokluğuna değil, sizin coşkunuza bağlıdır.” ve “Düşüncelerimizin en iyi aynası hayatlarımızın akışıdır.” gibi anlamlı deyişleriyle herkesi olabileceği kadar içten olmaya çağırma görevini yapmıştır.

Her birimiz yaşamı anlamlı kılmayı  göze almadıkça kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi hayatın değerini bilerek kendi gökyüzümüzde uçmak zamanıdır. Dostoyevski’nin dediği gibi, “Yaşamı sevin! İyi ve doğru şeyler yaptığınız zaman yaşam öyle güzel ki…”

Söz uçar yazı kalır, demiş Sümerler. Yaşamı anlamlı kılmak için insanlığa yararlı, doğaya zarar vermeden güzel işler başarmak lazım. Ne mutlu yaşamı anlamlı kılıp kendi cennetini kendileri yaratabilenlere….

Etiketler:
Aydın Dostoyevski Etem Oruç Jostein Gaarder Montaigne mücadele Nazilli nefes almak üretmek Yaşamak
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Karacasu – Karapınar TarihiKARACASU- KARAPINAR TARİHİ 13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avş...
Karacasu – Karapınar Tarihi
Ana Tanrıça Kybele ve Sünnet…Sünnet olayı İslam diniyle gelmiş bir olay değildir. Zerdüşlükte, Musavlikte de sünnet ola...
Ana Tanrıça Kybele ve Sünnet…
Fıkra Bu Ya… (Çok Özel)FIKRA BU YA… Bir zamanlar Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp...
Fıkra Bu Ya… (Çok Özel)
Fıkra Bu Ya…FIKRA BU YA... Ormanların kralı, bir kükreyişiyle herkesi korkutan koca aslan, bir gün ...
Fıkra Bu Ya…
  • Sizde Yorum Yapın
  • Facebook Yorum

Yapılan Yorum Sayısı (2)

  1. İsmail Türkbay   - Tarih: 2 Haziran 2017 - Saat 10:14   - Cevap Yazın

    Kalemine sağlık öğretmenim, yaşam dediğin tüketmek değil, üretmektir. Başkasına yük olmak değil, yükünü hafifletmektir. Geriye iz bırakabilmektir.İnsan Ürettiği eserlerle ölümsüzlüğü yakalayabilmeli. Ne mutlu ki size, bunları yaşamınızda gerçekleştirdiniz. Geriye de ölümsüz eserler bıraktınız. İnsanı, Yurdunu sevenlere örnek oldunuz. İyi ki varsınız.

    • Etem ORUÇ   - Tarih: 8 Haziran 2017 - Saat 12:45   - Cevap Yazın

      Teşekkürler yazar dosttum. Yaşam sizlerle güzel, sizlerle yeşeriyor umutlar, karanlıklar.

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Dikkat! Üye/Üyeler ve ziyaretçiler suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği/yorumu Site’de paylaşmamalı. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

En Son Haberler

CUMHURİYET!Cumhuriyet, bir ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve egemenliğini belirli......
CUMHURİYET!
Karacasu – Karapınar Tarihi13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avşar, Eymür, Kayı,......
Karacasu – Karapınar Tarihi
Unuttunuz mu?Hafızası en zayıf canlının balık olduğu söylenir. Olanları çok çabuk......
Unuttunuz mu?
Heval Hüso…Sevgili dostlar bu gün öyle bir duygusal anlar yaşadım, yaşadık......
Heval Hüso…
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz? İlkokul kitabında okuduğum bir okuma parçasında yakınından küçük bir......
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz?
Sitemizden son dakika haberlerini iletmek için izninizi istiyoruz. Önemli gelişmelerden ilk sizin haberiniz olsun!
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Spor
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Dünya

AYDIN YEREL
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@aydinyerel.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Aydın Yerel Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net