• Kılıçdaroğlu İlk Ziyareti Atay Döneminde Yaptı
  • Son Anket! AKP Artık Birinci Parti Değil!
  • Karamollaoğlu: Ülkemiz Aile Şirketi Oldu!
  • Vatandaş Ölüm Kalım Savaşı Veriyor!
  • Borçlu Sayısında Korkutan Artış! 31,3 Milyon!
  • Utanç! 21 Kız Çocuğu Hamile!
  • Başkan Atay, Volkswagen’i Efeler’e Çağırdı!
  • Satmaktan Bıkmadılar! Yine Satıyorlar!
  • İYİ Parti’li Sezgin: Katliamların Sorumlusu…
  • Efeler Resim Atölyesi Çalışmalara Başladı
  • Çerçioğlu’ndan AKP’li Vekillere Çağrı!
  • Batı Gazi Bulvarı Yenileniyor!
  • Efeler Belediyesi Logosunu Yenileniyor!
  • Başkan Talimat Verdi, Denetimler Sıklaştı!
  • Başkan Atay, Esnafla Kahvaltıda Buluştu
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
      • Sitene Ekle
      • Reklam Verin
      • Künye
      • İletişim
AYDIN YEREL
  • Türkiye
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Yaşam
  • Dünya
  • Magazin
  • Yazarlarımız
  • WebTV
  • Diğer ->
    • Foto Galeri
    • Kültür Sanat
    • Bilim-Teknoloji
    • Gazeteler
    • Firma Rehberi
      • Firma Ekle
    • Seri İlanlar
      • İlan Ekle
Flash Haber Çiftçi Borcunu Ödeyemez Durumda! Tarım Bitti!
AydınYerel Bizi Facebook'dan takip edin
AydınYerel Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Yazarlar » İsmail Türkbay
İsmail Türkbay

Her Şeyin Bir Sonu Vardır!

Eklenme Tarihi: 13 Kasım 2018 Salı
Eklenme Saati: 9:08
Okunma Sayısı:
Tweetle
İsmail Türkbay ismail@aydinyerel.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Her Şeyin Bir Sonu Vardır!

HER ŞEYİN BİR SONU VARDIR.

             İnsanla, devlet arasında ilginç bir benzerlik vardır. İnsan doğar, büyür, yaşlanır ve ölür! Devlet kurulur, yaşar, iyi idare edilmezse aşağıda açıklayacağım nedenlerle yıkılır (ölür), tarihe karışır… Tarihe baktığımızda Dünya’da sonsuza değin yaşayan bir devletin olmadığını görürüz…

Devlet neden yıkılır? Hangi hatalar devletin yıkılmasına neden olur?  Sorularını yanıtlamamız için hem kendi tarihimizi, hem de Dünya tarihini iyi bilmemiz gerekir. Eğer tarihimizi iyi bilmiyorsak, aynı hataları tekrarlamakta ısrar ediyor, geçmişten ders almıyorsak yıkılmanın, yok olmanın önüne geçemeyiz…

Tarihe mal olmuş birçok devlet adamı, düşünür devletin nasıl olması gerektiğine dair eserler, düşünceler üretmişler, görüş bildirmişlerdir… Bu eserleri incelememiz ve aynı hataları tekrarlamadan devleti idare etmemiz gerekir…

Devletlerin varlıklarını devam ettirmelerinin ilk şartı devletin ve devlet yöneticilerinin adil olması ve yasaları eşit uygulaması ile mümkündür. Bir yazar, “Adalet, ülfet edilen (alışılan-amaçlanan) bir şeydir. Âlem (Dünya) onunla kaim (ayakta durur) olur.” (1) diyerek devletlerin ve insanın yaşamında adaletin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır.

Türklerin devlet kurma ve Törü’yü (yasayı) eşit uygulama geleneği Ortadoğu’ya indiklerinde sona ermiştir. Büyük Selçuklular’ın ünlü veziri ve devlet adamı Nizamülmülk, yazdığı siyasetnamede, “Hükümdar otoritesini ve haklarını dinden alır… Hristiyanlar, Yahudiler ve Şiiler devlet teşkilatında yer alamaz…” (2) Hükmünü getirmiştir… Bu hüküm Türklerin binlerce yıldır uyguladığı Törü karşısında herkes eşittir kuralına aykırıdır…

Hükümdarın otoritesini ve haklarını dinden aldığı ilkesi, Osmanlı’ya geçmiş katı bir şekilde uygulanmıştır. Kaynağı din olan bu otorite, ülke topraklarının da sahibidir. Onu dilediği gibi kullanır ve kimseye hesap vermez… Oysa eski Türk Devletlerinde “Budun’a (halka) hesap verme,” yasayı eşit uygulama, yasa ile kendini bağlı tutma bir Törü geleneğidir…

Osmanlı sultanları, biz sadece Allah’a hesap veririz diyerek, bireyin İslam Dini’nden kaynaklanan haklarını bile görmezden gelmişlerdir. Onları destekleyen ulema da “ Yeryüzü yaşamı geçicidir. Dini bütün bir Müslüman’ın ona bağlanması, sevmesi doğru değildir. Ölümlü dünyaya karşılık, ölümsüz ahret vardır.” (3) Söylemleriyle desteklemiş, insanın dünya nimetlerinden faydalanmasının önünü kapatmıştır…

Ekonomisi talana ve ganimete dayalı olan Osmanlı, üretim için reformlar yapma gereğini gerileme devrinde savaşlarda alınan yenilgiler sonunda fark etmiş, ama gerekli reformları yapmakta çok geç kalmıştır. Başkentte ve büyük illerde oturan varlıklı kimseler, çalışmadan geçinen, görevini çalışanlara buyruk vermek olarak algılayan kişilerden oluşmaktaydı. (4)

Üretmeyen bir toplum, üreten toplumların kölesi olur. Tarih bunun örnekleriyle doludur…

Geçmiş tarihi iyi bilmek, yıkılan devletlerin, yok olan ulusların nerede ve neden hata yaptığını anlamamızı sağlar. Bundan dersler çıkarırız! Eğer doğru ders çıkaramazsak onların akıbetlerine uğrayacağımızdan kuşkunuz olmasın…

Ulusların nasıl yok olduğunu sizlere göstermek için, tarihten aldığım bir örnekle yetineceğim. Sizlerin bu örnek üzerinde düşüneceğinizi ve günümüze uyarlayacağınızı ümit ediyorum…

Örnek aldığım kişi ve yaşadığı olaylar M.Ö. 2.000 yıllarında Mezopotamya’da geçmiştir. Sümerli öğretmen Ludingirra’nın 23 kil tablet üzerine yazdığı, yaşam öyküsünü ve zamanında geçen olayları anlattığı kitaptır. Öğretmenimizin adının anlamı “Tanrı’nın adamı”dır. (5) Başından geçen olayların tekrar tekrar okunması ve yazdıkları üzerinde düşünülmesi ve dersler çıkarılması gerekir…

Sümerli emekli öğretmen Ludingirra, kitabının önsözünde kendinden bahsederek şöyle der: “Bu öyküleri neden yazıyorum? Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım. Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım çoktan; fakat şairlik ve yazarlığım ölünceye kadar sürecek herhalde. Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım. Bizim ulusumuz, dilimiz geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.” (6)

Sümerler, Orta Asya’dan: MÖ 4.000 Yıllarında Mezopotamya’ya gelmiş devlet kurmuş, uygarlık yaratmışlardı. Ne yazık ki, Dünya uluslarının faydalandığı Sümer uygarlığının ömrü sonsuz olmamıştır. Onlar alıştıkları lüksün, israfın ve rahat yaşamanın kurbanı oldular. Uygarlıkları ve devletleri yıkıldı, Sümer ulusu esir alındı.

Sümerlerle aynı anda ve sonradan kurulmuş devletlerden bu gün hiç biri yaşamıyor. Onlar da aynı hastalığa tutulup yıkıldılar, tarih sayfalarında yerlerini aldılar.

Öğretmen Ludingirra, “Güzel ve uygar ülkemize göz diktiler. Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin  (Zigurrat), görkemli tapınaklarımızın, arı gibi işleyen çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, dolup taşan iskelelerimizin, her tür bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından. İlkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık onlar yıktılar. Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu.  Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dilden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı. Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da ‘ biz yaptık, biz bulduk’ diye övünmeye başladılar. Hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecek.” (7) Diyerek, kendi ulusu ve devleti açısından endişelerini dile getiriyor…

Bunları okuyunca kafanızda bir şeyler canlanıyor mu?  Geçmişten ders çıkartmak ve ona göre davranmak; devletimizi, Cumhuriyetimizi yaşatmak elimizde. Yeter ki akıllı olalım…

KAYNAK:

1-İbni Haldun, Mukaddime. 1. Cilt S.95

2- İsmet Zeki Eyuboğlu, Şeyh Bedreddin ve Varidat S. 50

3-age. S.53

4-age, S.66

5- Muazzez İlmiye Çığ, Adı Ludingirra. S.13

6-age. S. 15

7-age. S. 15-16

Etiketler:
adalet Budun devlet insan Mezopotamya müslüman Nizamülmülk Osmanlı Selçuklular Sümerler Türkler Zigurrat
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

CUMHURİYET!CUMHURİYET Cumhuriyet, bir ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve egemenliğini bel...
CUMHURİYET!
Unuttunuz mu?Hafızası en zayıf canlının balık olduğu söylenir. Olanları çok çabuk unutanlar için “balık...
Unuttunuz mu?
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz? İlkokul kitabında okuduğum bir okuma parçasında yakınından küçük bir dere akan, derenin s...
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz?
MERCİMEK!    Adına türküler yakılmış, şiirler yazılmış,  maniler düzenlenmiş, atasözlerine girmiş; ...
MERCİMEK!
  • Sizde Yorum Yapın
  • Facebook Yorum

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Dikkat! Üye/Üyeler ve ziyaretçiler suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği/yorumu Site’de paylaşmamalı. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

En Son Haberler

CUMHURİYET!Cumhuriyet, bir ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve egemenliğini belirli......
CUMHURİYET!
Karacasu – Karapınar Tarihi13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avşar, Eymür, Kayı,......
Karacasu – Karapınar Tarihi
Unuttunuz mu?Hafızası en zayıf canlının balık olduğu söylenir. Olanları çok çabuk......
Unuttunuz mu?
Heval Hüso…Sevgili dostlar bu gün öyle bir duygusal anlar yaşadım, yaşadık......
Heval Hüso…
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz? İlkokul kitabında okuduğum bir okuma parçasında yakınından küçük bir......
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz?
Sitemizden son dakika haberlerini iletmek için izninizi istiyoruz. Önemli gelişmelerden ilk sizin haberiniz olsun!
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Spor
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Dünya

AYDIN YEREL
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@aydinyerel.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Aydın Yerel Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net