• Kılıçdaroğlu İlk Ziyareti Atay Döneminde Yaptı
  • Son Anket! AKP Artık Birinci Parti Değil!
  • Karamollaoğlu: Ülkemiz Aile Şirketi Oldu!
  • Vatandaş Ölüm Kalım Savaşı Veriyor!
  • Borçlu Sayısında Korkutan Artış! 31,3 Milyon!
  • Utanç! 21 Kız Çocuğu Hamile!
  • Başkan Atay, Volkswagen’i Efeler’e Çağırdı!
  • Satmaktan Bıkmadılar! Yine Satıyorlar!
  • İYİ Parti’li Sezgin: Katliamların Sorumlusu…
  • Efeler Resim Atölyesi Çalışmalara Başladı
  • Çerçioğlu’ndan AKP’li Vekillere Çağrı!
  • Batı Gazi Bulvarı Yenileniyor!
  • Efeler Belediyesi Logosunu Yenileniyor!
  • Başkan Talimat Verdi, Denetimler Sıklaştı!
  • Başkan Atay, Esnafla Kahvaltıda Buluştu
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
      • Sitene Ekle
      • Reklam Verin
      • Künye
      • İletişim
AYDIN YEREL
  • Türkiye
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Yaşam
  • Dünya
  • Magazin
  • Yazarlarımız
  • WebTV
  • Diğer ->
    • Foto Galeri
    • Kültür Sanat
    • Bilim-Teknoloji
    • Gazeteler
    • Firma Rehberi
      • Firma Ekle
    • Seri İlanlar
      • İlan Ekle
Flash Haber Çiftçi Borcunu Ödeyemez Durumda! Tarım Bitti!
AydınYerel Bizi Facebook'dan takip edin
AydınYerel Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Yazarlar » Etem Oruç
Etem Oruç

Sevgi…

Eklenme Tarihi: 4 Şubat 2019 Pazartesi
Eklenme Saati: 2:31
Okunma Sayısı:
Tweetle
Etem Oruç etem@aydinyerel.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Sevgi…

SEVGİ…

Sabah sabah gözlerimi yaşartan bir türkü dinledim televizyonda. “Erzurum çarşı pazar, içinde bir kız gezer…” İçimden sıcak şeyler akarken yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu. Neydi bu sevgi, bu aşk? Kendi kendime düşünüyorum da sevgi olmadan yaşamanın anlamı da yok ki. Sevdiğin, sevildiğin kadardır yaşamın, demiyorlar mı? Sevginin dili evrensel, din, dil, ırk aramıyor. Yürekten yüreğe akan bir ışık, bir enerji, bir tutam çiçektir sevgi.

Yaratılmışların en akıllısı kabul edilen, zekasından şüphe edemeyeceğimiz bu önemli bilim insanı Albert Eınstein, kızı Lieserl’e yazdığı mektupta, bilimin, insanın ve hatta evrenin ötesinde bir şeyin gücünden bahsediyor: Sevgi.” İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve ön yargıyla çarpışmaya mahkum. Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.

Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor, evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı. Bu evrensel güç “sevgi”dir.

Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular. Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan… Sevgi yer çekimidir, çünkü insanların birbirine çekim hissetmelerini sağlar. Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır, ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemesine izin verir. Sevgi için yaşarız ve ölürüz. Sevgi Tanrıdır ve Tanrı sevgidir.

Bu güç herşeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir, çünkü… Belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz. Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım. Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılacak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz: Sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.

İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur. Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır.

Belki bir sevgi bombası; gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz yapmaya hazır değiliz. Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jenaratör var. Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz; çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır.

Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum. Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim.”

Baban Albert Einstein

İnsan Einstein’in mektubunu okuduktan sonra düşünüyor; “nasıl egemen kılacaksın sevgiyi?” Evrende tek bir anayasa olmalı sevgi içerikli. İnsanları para, mal gibi gören kapitalizm son bulmalı. Paylaşmayı, bölüşmeyi öğrenip, yaşadığımız dünyayı ve evreni zarar vermeden yaşamanın yollarını bulmalıyız.

Bazen soruyorum kendi kendime, yaşam sayfalarımda yer alan her şey, sevgi ve aşk olmasaydı, o sayfalara yazılabilir miydi? Hayır yazılmazdı. Bunun için kişisel yasalarımın en başında, bir anayasa gibi sevgi ve aşk diyorum. Sevgi olmasa bir sardunya bile yetiştiremez insan. Bırakın yetiştirmeyi, sardunyaya su bile veremez. Bir karanfili koklayamaz. Bir ağaç dikemez. Günbatımının tadına varamaz. Şiir okuyamaz. Şairse şiir yazamaz. Yöneticiyse, yönetimi gerçekleştiremez. Bir şarkıyı duyumsayamaz. Yaşam savaşımını sürdüremez.

Sevda şairi Koca Nâzım’ın,  ‘Âşık olmayan adamdan bir bok olmaz‘ deyişi de, hiç çıkmıyor usumdan. Yaratmanın ve üretmenin temelinde, yaşamı çoğullaştırmanın, varsıllaştırmanın her anında sevgi ve aşk, bir anayasa gibi ‘ilk madde’ değilse, bir anlamı  yok demektir.

İnsan gibi yaratılmak evrenin ya da yaratanın bir lütfu da insan olmak, güzel santları sevmek, evrenin gizini çözüp, Koca Yunus gibi, “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” diyebilmekle başlıyor. Mezar taşında da, “Sevelim, sevilelim…” yazıyor. Önce seveceksin ki sevilesin. Bencilliklerin aşılmadığı yerlerde sevgi de yeşermiyor. İşin hep kolayına kaçıyoruz belki de, hep karşı taraftan bekliyoruz fedakarlığı… Elimizi uzatmayı gurur meselesi yapıyoruz. İçimizdeki kini, nefreti, gururu ve bencilliği yok etmeden sevgiyi yeşertemeyiz ki…

Bir tohumun çatlayıp sürgün vermesi bile güneşin ısısı, toprağın okyayışı ile olmuyor mu. Sevmeden, sevilmeden dölyatağı da yeşermiyor. Çiçekler bile sevildiğini biliyor da insanlar özür üretmeye devam ediyor. Ne diyor Mevlâna: “Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine sevmek ve sevilmek için çareler arayın.”

Kin ve nefret üreten bütün din anlayışları yalan. Bir ana, kendi çocuklarının öldürülmesi için emir verir mi? Sev sevebildiğin kadar, sevdikçe varsıllaşır insan…

02.02. 2019 – Nazilli

Etiketler:
Albert Einstein aşk bilim Erzurum evren İzafiyet Kuramı kapitalizm Lieserl Mevlana Nazım Hikmet sevgi Tanrı türkü Yunus Emre
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Karacasu – Karapınar TarihiKARACASU- KARAPINAR TARİHİ 13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avş...
Karacasu – Karapınar Tarihi
Ana Tanrıça Kybele ve Sünnet…Sünnet olayı İslam diniyle gelmiş bir olay değildir. Zerdüşlükte, Musavlikte de sünnet ola...
Ana Tanrıça Kybele ve Sünnet…
Fıkra Bu Ya… (Çok Özel)FIKRA BU YA… Bir zamanlar Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp...
Fıkra Bu Ya… (Çok Özel)
Fıkra Bu Ya…FIKRA BU YA... Ormanların kralı, bir kükreyişiyle herkesi korkutan koca aslan, bir gün ...
Fıkra Bu Ya…
  • Sizde Yorum Yapın
  • Facebook Yorum

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Dikkat! Üye/Üyeler ve ziyaretçiler suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği/yorumu Site’de paylaşmamalı. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

En Son Haberler

CUMHURİYET!Cumhuriyet, bir ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve egemenliğini belirli......
CUMHURİYET!
Karacasu – Karapınar Tarihi13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avşar, Eymür, Kayı,......
Karacasu – Karapınar Tarihi
Unuttunuz mu?Hafızası en zayıf canlının balık olduğu söylenir. Olanları çok çabuk......
Unuttunuz mu?
Heval Hüso…Sevgili dostlar bu gün öyle bir duygusal anlar yaşadım, yaşadık......
Heval Hüso…
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz? İlkokul kitabında okuduğum bir okuma parçasında yakınından küçük bir......
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz?
Sitemizden son dakika haberlerini iletmek için izninizi istiyoruz. Önemli gelişmelerden ilk sizin haberiniz olsun!
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Spor
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Dünya

AYDIN YEREL
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@aydinyerel.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Aydın Yerel Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net