• Kılıçdaroğlu İlk Ziyareti Atay Döneminde Yaptı
  • Son Anket! AKP Artık Birinci Parti Değil!
  • Karamollaoğlu: Ülkemiz Aile Şirketi Oldu!
  • Vatandaş Ölüm Kalım Savaşı Veriyor!
  • Borçlu Sayısında Korkutan Artış! 31,3 Milyon!
  • Utanç! 21 Kız Çocuğu Hamile!
  • Başkan Atay, Volkswagen’i Efeler’e Çağırdı!
  • Satmaktan Bıkmadılar! Yine Satıyorlar!
  • İYİ Parti’li Sezgin: Katliamların Sorumlusu…
  • Efeler Resim Atölyesi Çalışmalara Başladı
  • Çerçioğlu’ndan AKP’li Vekillere Çağrı!
  • Batı Gazi Bulvarı Yenileniyor!
  • Efeler Belediyesi Logosunu Yenileniyor!
  • Başkan Talimat Verdi, Denetimler Sıklaştı!
  • Başkan Atay, Esnafla Kahvaltıda Buluştu
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
      • Sitene Ekle
      • Reklam Verin
      • Künye
      • İletişim
AYDIN YEREL
  • Türkiye
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Sağlık
  • Spor
    • Canlı Sonuçlar
    • İstatistikler & Puan Durumu & Fikstür
  • Yaşam
  • Dünya
  • Magazin
  • Yazarlarımız
  • WebTV
  • Diğer ->
    • Foto Galeri
    • Kültür Sanat
    • Bilim-Teknoloji
    • Gazeteler
    • Firma Rehberi
      • Firma Ekle
    • Seri İlanlar
      • İlan Ekle
Flash Haber Çiftçi Borcunu Ödeyemez Durumda! Tarım Bitti!
AydınYerel Bizi Facebook'dan takip edin
AydınYerel Bizi Twitter'dan takip edin
Anasayfa » Yazarlar » Şaban Özdemir
Şaban Özdemir

Demokrasi…

Eklenme Tarihi: 28 Temmuz 2019 Pazar
Eklenme Saati: 23:17
Okunma Sayısı:
Tweetle
Şaban Özdemir saban@aydinyerel.com
Yazdır
Yazıyı Büyüt Yazıyı Küçült
Demokrasi…

Çok basit bir ifadeyle; Onurlu ve insanca bir yaşamın demokrasi ile, hakça bir paylaşımın, yaşam hakkının, eşitlik ve özgürlüğün, herkesi mutlu edecek adaletin de, gerçek hukukun da demokrasi ile demokrasinin ise Cumhuriyet’le olacağı su götürmez bir gerçektir.

Mustafa Kemal ATATÜRK öylesine güzel bir yapı oluşturmuştur ki, anlayanlar tarafından dünyada birleştirici, bütünleştirici; adam olmanın, özgür birey olmanın, kul, köle değil insan olma; irade sahibi olmanın, koyacağı iradeyle olumsuzluğa anında müdahale etmenin, örneği gösterilemeyecek kadar tek ve kıymetli yönetim olduğu bilinir. İnsanca, onurluca yaşamdan bihaber, adamlıktan, eşitlikten özgürlükten uzak, yaşamın kutsallığına kayıtsız, aklını, fikrini başkasına kiralamışlar zavallılar içinse en büyük engeli teşkil ettiği de tek gerçektir.

Cumhuriyet’e sahip çık, demokrasiden vazgeçme, hukuk herkese lazım diye yıllarca mücadele edenler, bedel ödeyenler, canını verenler; maalesef bazı kesimler için özellikle de Cumhuriyetin verdiği özgürlüklerden faydalanan makam mevki sahibi olanlar tarafından hain ilan edilmiştir.

Ne zaman kıçları sıkışsa cumhuriyete bağlılık, demokrasi, Atatürk demişler meydan boş olunca salla. Emek dedik, ekmek dedik, alın teri dedik, insanca onurlu bir yaşam, herkese eşit bir hukuk dedik; aklıselim zavallılar! bölücü, yıkıcı gördü.

Vatan yoksa hiçbir şey yok deyip Irak’tan, Suriye’den ve diğer işgal altındaki ülkelerden örnekler verdik faşistlikle suçlandık. Sınıf dayanışmasından, emek temelinde bir mücadelenin gerekliliğini, etnik kimlik ve din temelli bir mücadelenin demokraside yerinin olmadığını söyledik, savunduk ve mücadelesini verdik; dinsizlikle ve emek gücünü bölmekle suçlandık.

Ezilenleri işçi, memur, çiftçi, esnaf, işsiz ayrımı gözetmeksizin; emekleri çalınan emekçiler olarak gördük, isyancı terörist ilan edildik.

Demokrasi için, hak ve özgürlükler için sokaklara çıktık milli ve yerli değil, komünist, vatan haini ilan edildik.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu emperyalizme verilmiş bir ders olduğunu; Mustafa Kemal ATATÜRK’ün asrın lideri, silah arkadaşlarının ve Hakkari’den Muğla’ya, Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Hatay’a kadar ülkenin dört bir yanından gelen ülkesi uğrana canını veren halk çocuklarının emperyalizme diz çöktüren kahramanlar olduğunu söyledik; Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Alevisi, Sünnisiyle ortak vatanı dedik kafatasçılık ile suçlandık.

Ağır, çok ağır bedeller ödedik ama korkmadık, bıkmadık, yılmadık, yorulmadık, alınmadık, darılmadık, mücadeleden vazgeçmedik. 90 yıllık Cumhuriyete reklam arası diyenleri, Atatürk’e hakaret edenleri, sevmeyenleri gördük. Yasayı, anayasayı tanımayanları, iplemeyenleri gördük.

Genel kurullarına bayrak, ATATÜRK posterleri asmayanları; şeriat diye bağıranları gördük. Cumhuriyet’i gelişmenin, çağdaşlaşmanın önünde engel görenleri Cumhuriyet’ten utananları gördük.

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş çatısı altında birleşen ekmekçiler, bizler gibi düşünen yurttaşlarımız Cumhuriyet bu ülkenin teminatıdır, ana arteridir, can damarıdır, ekmeğidir, aşıdır, toprağıdır, havasıdır, suyudur, güneşidir, canıdır, olmazsa olmazıdır deyip bulunduğumuz her ortamda bedeli ne olursa olun ödemeye hazırız diyerek elimizden geldiğince, yüreğimiz yettiğince; koruduk, kolladık, savunduk, anlattık.

Sendikamız Eğitim-İş üyeleri okullarımızda Cumhuriyet’in, Mustafa Kemal’in öğretmeniyiz ırkçılığa, bölücülüğe, gericiliğe karşıyız deyip bedelini ödedik.

Emek, vatan, Cumhuriyet diyerek; meydanlarda küfredilerek, hakaret edilerek, saldırılarak bedelini ödedik. Yaptığımız eylem etkinliklerle kiralık medyanın silahşörlerinin makaleleri, köşe yazıları ile yargısız infaz edildik.

Laik bilimsel parasız eğitim dedik. Meydanlarda hoşgörü!!! sahibi kolluk kuvvetleri tarafında (-20) derece (+50) derecede sulandık, coplandık, en kaliteli ithal biber gazlarıyla ödüllendirildik.

Cumhuriyet, demokrasi deyip sokaklara çıktık ÇAPULCU ilan edildik. Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Kubilaylar, Ali İsmailler, Etemler gibi milyonlarca Cumhuriyet sevdalılarını gözü dönmüşlere kurban verdik.

Taksim’de katledilenler de, meydanlar da kurşunlananlar da, Gezide terörist ilan edilenler de demokrasi için canlarını feda ettiler.. Cumhuriyet’e bağlılığımız nedeniyle sürgün edilenler de, ceza alanlar da, meslekten men edilenler de biz olduk.

Cumhuriyet sevdalısı olduğumuz için sorgusuz sualsiz göz altına alınan yazarlar, Feto kumpaslarıyla askerler, düşünürler, bilim insanları zindanları doldurduk; işkencelerde, sorgularda, cezaevlerinde biz öldük.

Haksızlıklar, hukuksuzluklar, yolsuzluklar yapılırken gözleri Cumhuriyetin savcılarını arayanlar; erkek çocuklara, küçük kızlara, kadınlara tecavüz edilip, tecavüzcüler korunur kollanırken; neredesiniz yargı mensupları, neredesiniz vicdan sahipleri, dediğimiz için yargılanması gerekenler yerine hakkında suç duyurusunda bulunulanlar da bizdik…

Üniversiteler özgür bilim yuvalarıdır derken; bir koltuk uğruna bilime ihanet eden sözde bilim insanlarına haddini bil diyen, Nobel ödülünü Cumhuriyet’e ve ATATÜRK’e hediye edenler Cumhuriyet’e borçluyuz diyenler de bizdik.

Bu onurlu mücadeleyi sürdürürken; arkamızda ne bizi kollayıp koruyan bir iktidar, ne de bizleri savunan yargı vardı. Bizlerin savcısı olan kimse de yoktu. Üstelik üzerlerimize özel yetkili savcılar da gönderildi.

Yüreklerimizi avuçlarımızın içine alıp; Cumhuriyet yoksa yaşam yok, biz de yokuz, insanlık da yok diyenler de bizdik. Bunları yaparken de bir yer bombalamadık. Asker kesip, polis dövmedik. Emniyet binalarını yakmadık. Mit’i, Genel Kurmay’ı işgal etmedik.

Canlı bomba olmadık. Masum sivil halkı öldürmedik. Kimsenin burnunu kanatmadık. Üstelik ne yaptıysak ülkenin geleceği, çocuklarımızın geleceği, huzur içinde yaşamları için yaptık ve onların da yararına olacağını yüzlerine söyledik.

Çıkar ilişkisi içinde olmadık, rant paylaşmadık, telefonlar falan dinlemedik. Parelelci de değildik. Kimseye her istediğini vaat etmedik ama Cumhuriyet’i kimseye kurban etmeyeceğimizi yiğitçe söyledik.

Cumhuriyete sahip çıkmak için yapacağımız basın açıklaması yasaklandı, sokağa çıkmamıza engel olmaya çalışıldı. Emek, ekmek, insan hakları, demokrasi, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkma adına yaptığımız eylemler yasaklandı. Emek gaspı, sınıf dayanışması, iş cinayetleri, iş güvencesi, onurluca, insanca yaşam için bir ücret, parasız eğitim, parasız sağlık için yaptığımız yürüyüşler engellendi.

Demokrasi insan hakları, hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, sosyal devlet, Cumhuriyete bağlılık adına daha bir çok eylem, etkinlik ve tepkilerimizi durdurmak için hukuk dışı her şey yapıldı. Demokrasi ve ülkenin geleceği için yaptığımız tüm hareketlerde, hep karşımızda bir engel vardı.

Vaz mı geçtik? Bedeli göze alanlar engel tanımazlar. Çok ağır bedeller ödedik. Ama hiçbir şey olmamış gibi; ülkemizin çocuklarımızın geleceği, emek ve Cumhuriyet için verilmesi gereken mücadeleyi vermeye devam ettik. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Cumhuriyeti koruyup kollamazsan sahip çıkmazsan, karanlığa teslim olursun. Bunu biliyor buna inanıyorduk.

Sırtını gericiliğe yaslayan, karanlıktan beslenen odakların ihaneti 15 temmuzda herkese demokrasinin gerekliliği, Cumhuriyet’i korumanın önemini herkese çok açık ve acımasızca gösterdi. Umarım kıç sıkışması değildir. Umarım tahkiye yapmıyorlardır.

Mustafa Kemal’i tanımayanlar, ATATÜRK diyemeyenler, Mustafa Kemal ATATÜRK der oldu. Cumhuriyet namusumuzdur. ATATÜRK’ün meclisi, Gazi Meclis denir oldu.

Cumhuriyet’e sahip çıkmak halka sahip çıkmaktır sözlerini duyar olduk. Cumhuriyet dinsizliktir diye fetva verenlerden Cumhuriyete sahip çıkın, demokrasiye sahip çıkın nasihatları duyulmaya başlandı. Cumhuriyet dinsizlik getirdi diye hutbe verilen camilerden ezanlarla salalarla Cumhuriyete demokrasiye sahip çıkın anonsları yükseldi.

Cumhuriyet’e demokrasiye sahip çıktığımız için Tandoğan’da çiğnenmemize rağmen niye Cumhuriyet’i savundunuz diye bizleri sorgulayan yargı mensuplarının Cumhuriyet’e ihanet var deyip hemen harekete geçip ışık hızıyla soruşturma yapması ve tutuklama yaptıklarına tanık olduk.

Mecliste Mustafa Kemal ATATÜRK için saygı duruşunda bulunmayan, ayağa kalkmayan, yemin ederken bile kıvıranların, ettiği yemine sadık kalmayanların, Cumhuriyet ve ATATÜRK sözünden bile rahatsız olanların ATATÜRK’ün meclisini koruyoruz, demokrasiyi Cumhuriyet’i namusumuzu koruyoruz, ölmek var Cumhuriyet’ten demokrasiden taviz yok demelerini duyduk.

Emek demokrasi insan hakları mücadelesi verirken yasa dışı illegal örgütler olarak görülen sendikaların da demokrasi ve Cumhuriyete sahip çıkmak için sokaklara çağrıldığına tanıklık ettik. Bakanlıklardan, devletten Cumhuriyet’e ve demokrasiye sahip çıkmak için sokağa çık mesajları da aldık.

Cumhuriyet için demokrasinin gerekliliği için ezanlarla daha önce sözüm ona hainlerin! Bölücülerin! çıktığı sokaklara yüz binlerin çıktığını, gözü eğriyi doğruyu görmeyecek şekilde kendinden geçmiş, masum halk çocuklarının boynunu kesecek kadar Cumhuriyetçi!! Demokrat!! olmuş, tankların önüne göğsünü siper etmiş, özçekim yapan kahraman!!! vatan evlatlarını gördük.

Elimizde 10 cümlelik Cumhuriyet ve demokrasinin gerekliliğini içeren basın açıklamasına tomayla, kimyasal suyla, copla, biber gazıyla dikilen emniyet görevlilerinin Cumhuriyete bağlılıkları!!! gereği askerlerin boynunu kesilmesine bile demokrasi diye sahip çıktıklarını izledik.

Biz kandırılmadık bu davaya inandık. Demek ki bir şeylerin öğrenilmesine neden olmuşuz. Hak aramanın, Cumhuriyete sahip çıkmanın, demokrasinin gerekliliğini, herkese lazım olduğunu; sokağa çıkmanın ihanet değil, vatan hainliği değil, komünistlik değil temel bir hak olduğunu öğretmişiz de bir işaret bekliyorlarmış!!!

”Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demiştin sevgili Atam. Bizler görevimizin başındaydık zaten. Yeni gelişmeler oldu. Sen rahat uyu bir gece içinde gaflet ve delalet içinde olanlar uyandı. Hiyanet içinde olanların evlerine ocaklarına ateş düştü.

Okyanus ötelerine tehditler yağdırıldı, gözdağları verildi. Helikopterleri düşürüldü. F-16’lar Cumhuriyetini kurumak için havalandı. İstiklal Mahkemeleri gibi mahkemeler kuruldu muhtarlar dahil paralelci Cumhuriyet düşmanı avı başladı.

Görülüyor ki Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ülkesinde Cumhuriyet’in iki ayyaşın kurduğu rejim, TBMM’nin iki ayyaşın açtığı sıradan bir yer olmadığını anlamış, Cumhuriyet’e sahip çıkmanın önemi, demokrasinin gerekliliği olmazsa olmaz olduğu görülmüştür. Eğer iki yüzlülük değilse, eğer ders alınmışsa (diyeceğim ama diyemiyorsun maalesef); Feto gider Çeto gelir.

Cumhuriyet düşmanlığı devam ettiği sürece demokrasiye sahip olmak zor iştir. Kurumlarda ki Fetocuların yerine Çetocuları doldurarak cumhuriyete sahip çıkılmaz.

Feto ile kucak kucağa olanları aklayıp paklarken yıllarını bunlara karşı mücadele ile geçiren bir önceki Eğitim-İş genel başkanı Veli Demir’e 5 ay ceza vererek demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkılmaz.

Cumhuriyete demokrasiye yürekten inanarak meydanlara çıkan Birleşik Kamu-İş’lilere ceza verip; Feto ile kucak kucağa olan, tepsi tepsi maklubelere birlikte kaşık sallayanlarla meydanlara çıkarak demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkılmaz.

Yaşamı boyunca bölücülük, gericilikle mücadele edenleri cezalandırıp Feto’nun mendilini yalayan, çorabının suyunu içenleri ödüllendirerek demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkılmaz.

İhanetin tarihi olmaz. İhaneti affedersen başın felaketten kurtulmaz.

Etiketler:
Birleşik Kamu-İş Cumhuriyet demokrasi Eğitim-İş emperyalizm hukuk laiklik Mustafa Kemal Atatürk Türkiye
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş Paylaş

Yazarın Diğer Yazıları

Heval Hüso…Sevgili dostlar bu gün öyle bir duygusal anlar yaşadım, yaşadık ki……. Sağ elin verdiğini s...
Heval Hüso…
En Büyük Şiddet Sevmek Olmalıdır!Özgür iki bireyiz kadın.. Benden eksik değil fazlan var. Benim çok daha fazla olmak üzere;...
En Büyük Şiddet Sevmek Olmalıdır!
Gözyaşlarının Rengi Aynıdır!Kim olduğuna, ne yediğine, ne içtiğine, mezhebine, kitabına, dinine, dingiline bakma “Kapı...
Gözyaşlarının Rengi Aynıdır!
Edep…Edep TDK’da 1.Toplum töresine uygun davranma 2. İyi ahlak, incelik, terbiye olarak açıklan...
Edep…
  • Sizde Yorum Yapın
  • Facebook Yorum

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Dikkat! Üye/Üyeler ve ziyaretçiler suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği/yorumu Site’de paylaşmamalı. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

En Son Haberler

CUMHURİYET!Cumhuriyet, bir ulusun egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve egemenliğini belirli......
CUMHURİYET!
Karacasu – Karapınar Tarihi13. Yüzyılın son çeyreğinden ititbaren Oğuz boylarından, Avşar, Eymür, Kayı,......
Karacasu – Karapınar Tarihi
Unuttunuz mu?Hafızası en zayıf canlının balık olduğu söylenir. Olanları çok çabuk......
Unuttunuz mu?
Heval Hüso…Sevgili dostlar bu gün öyle bir duygusal anlar yaşadım, yaşadık......
Heval Hüso…
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz? İlkokul kitabında okuduğum bir okuma parçasında yakınından küçük bir......
Torunlarımıza Ne Diyeceğiz?
Sitemizden son dakika haberlerini iletmek için izninizi istiyoruz. Önemli gelişmelerden ilk sizin haberiniz olsun!
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Eğitim
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Spor
  • Kültür Sanat
  • Sağlık
  • Dünya

AYDIN YEREL
Sitemizde yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.. Görüş ve önerileriniz için info@aydinyerel.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.
Copyright © 2017 - Aydın Yerel Her Hakkı Saklıdır.

Tasarım ve Programlama: Ajans5.Net